Huşu Neresi?
Bir akşam yorgun bir şekilde evime dönerken, elimdeki kitaplara göz attım. Her birini seviyorum ama o gün, içimden biri en derinini arzuluyordu. Ne garip bir istekti bu, anlamını bile tam çözemedim. İçimden bir ses, “Huşu’yu keşfetmelisin,” dedi. Bu, hayatta bazen yön arayışına düştüğümüzde duyduğumuz, her şeyin yolunda gitmesi için bir şeylerin eksik olduğunu hissettiren o ince duygu… Merak ettim, Huşu neresi diye. Belki de bilmem gereken yer tam burada gizliydi.
Bir Yolculuğun Başlangıcı: Erkek ve Kadın
Zamanın bir yerinde, her ikisi de ayrı yönlere bakan iki insan vardı. Ahmet, her zaman pratik ve çözüm odaklıydı. Bir sorunu hızlıca çözmeyi, problemi bulup onun etrafında stratejik bir yol haritası çizmeyi severdi. Ahmet için her şeyin bir cevabı vardı, yapılması gereken bir şey vardı. Hedefe yönelik, doğruya giden bir yol… Ancak bazen içinde bulunduğu karmaşaya, bir türlü kaçamadığı o yorgun hisse, daha farklı bir şeyin peşindeydi. Belki de içsel huzuru bulmalıydı.
Bir gün, yolculuklarını bir araya getiren bir fırsat oldu. Ahmet, yıllardır kaybolduğunu düşündüğü içsel huzurunu bulmak için çıktığı bu yolda, başka biriyle karşılaştı. Elif, duygusal zekâsı yüksek, insanları anlayabilen ve empati kurma yeteneğine sahip bir kadındı. Çoğu zaman onun çözüm arayışları, başkalarının duygularına duyduğu derin saygı ile şekillenir, ona göre her insanın bir hikayesi vardı. Elif için dünyada en değerli şey, doğru ilişkileri kurmaktı.
Bir gün, Ahmet Elif’e Huşu’yu sordu. Elif ise gülümsedi ve “Huşu, bir yer değil, bir içsel huzur hali, insanın kalbinin derinliklerinde, Allah’a olan teslimiyetin ta kendisidir,” dedi. Ahmet, bu cevabı duyduğunda önce biraz şaşkınlıkla bakakaldı. Nasıl bir yerdi bu? Ne zaman giderse gitsin, Huşu, bir insana kalbinin en derin yerlerinden sesleniyor gibiydi.
Huşu Neresi?
Huşu, bir yerin adı değil, bir duygunun, bir anın içsel huzuru olmalıydı. Bu özel hissi, dünyadaki herhangi bir yerde bulamayacağınızı, ancak kendinizi Tanrı’ya, hayatın anlamına ve sevdiklerinize adadığınızda bulabileceğinizi düşündü Ahmet. Her bir adımında kaybolduğu dünya, Huşu’da bir anlam bulabilirdi. Belki de kaybolmuştu, ama bulması gereken yer, dışarıda değil, içindeydi.
Elif, Ahmet’e Huşu’nun tanımını böyle yaptı ama bir soru daha vardı aklında. “Ahmet, senin için Huşu neresi?” diye sordu. Ahmet, düşündü ve derin bir içsel sessizliğe büründü. Gerçekten Huşu, bir yer mi yoksa kalbinde bir duygu muydu?
Huşu’nun Gerçek Anlamı
Ahmet’in Huşu’yu anlaması zaman aldı. Hangi yolu seçerse seçsin, çözüm odaklı olmak, her zaman en hızlı cevabı bulmak, onu tatmin etmedi. Huşu, zamanla kabul etti. Hayatını sadece hedeflere odaklayarak değil, her anını yaşayarak, her duygusunu hissederek tam anlamıyla keşfetti.
Kadınlar ve erkekler arasında doğrudan bir fark vardır; kadınlar, başkalarının kalbini anlamaya, empati kurmaya meyillidirler, erkeklerse sorunları çözmek için bir yol ararlar. Ahmet’in yaşadığı bu duygusal yolculuk, her erkeğin ve kadının kalbinin derinliklerinde hissettiği bir huzurun, belki de birlikte keşfedilmesi gereken bir arayışın simgesiydi. Gerçekten de, Huşu’nun peşinden gitmek, sadece kendi ruhunu dinlemeyi öğrenmek değil, çevrenin, ilişkilerin, hatta dünyaya olan bakış açını değiştirmekti.
Ahmet, Elif’in söylediklerini düşündü: “Huşu, bir insanın kalbinin huzur içinde olmasıdır.” İleriye doğru her adımı, bir çözüm arayışı değil, daha çok bir kabul ve teslimiyetle atmaya başladı.
Sonuç: Huşu Neresi?
Huşu, uzaklarda, bilinmeyen bir yer değil. Her birimizin içindeki bir denge, bir huzur arayışıdır. Bu, kalbin derinliklerinde bulacağımız bir sükûnettir. Belki de bir köy ya da bir şehir değil, içimizdeki bir yerdir. Ahmet, Elif’in öğrettikleriyle içsel huzurunu bulduğunda, Huşu’nun ne olduğunu anlamıştı. Gerçekten de, bu içsel yolculuk, bir insanın kalbinin huzura erdiği, dünya ile barıştığı bir yerdir.
Huşu neresi? Belki de cevabı, her birimizin kalbinde bulabileceği bir yer.
Yorumlarınızı bekliyorum. Sizin Huşu’nuz nerede?