Valinin Eşine Nasıl Hitap Edilir? Toplumsal Cinsiyet ve Sosyal Adaletin Penceresinden
Toplum olarak günlük hayatımızda kullandığımız kelimeler, aslında yalnızca iletişim aracı değildir; kültürümüzü, değerlerimizi ve toplumsal yapıyı da yansıtır. Bu nedenle “Valinin eşine nasıl hitap edilir?” sorusu yalnızca bir görgü kuralı değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet rolleri, çeşitlilik ve sosyal adaletle yakından ilişkili bir meseledir. Bu yazıda, hitap biçimlerinin ardındaki güç dinamiklerini sorgulayacak ve farklı bakış açılarını birlikte düşüneceğiz.
—
Toplumsal Cinsiyetin Dil Üzerindeki Etkisi
Dil, toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden üretildiği en güçlü araçlardan biridir. Çoğu zaman “vali eşi” dendiğinde, kadının kimliği kendi adı ya da kişiliğiyle değil, eşinin makamıyla anılır. Bu, kadını yalnızca bir “eş” rolüne indirger.
Kadın bakış açısından meseleye empatiyle yaklaşan Ayşe Hanım, şöyle diyor:
— “Ben valinin eşi olsam, adımla anılmak isterdim. Çünkü kimliğim, eşimin makamıyla sınırlı değil.”
Bu yaklaşım, toplumsal cinsiyet eşitliği için kritik bir noktayı işaret ediyor: Kadınların kendi isimleriyle, meslekleriyle, başarılarıyla görünür olması.
—
Çözüm Odaklı Bir Yaklaşım
Erkeklerin çoğu zaman stratejik ve çözüm odaklı bakış açısıyla meseleye yaklaşması dikkat çekicidir. Mehmet Bey’in yorumu ise şöyle:
— “Protokol gereği saygı ifadeleri kullanılmalı, ama aynı zamanda bireyin kişiliğine de saygı duyulmalı. Resmi bir ortamda ‘Sayın … Hanımefendi’ gibi hitap edilirken, gündelik hayatta adıyla anılmasının teşvik edilmesi denge sağlayabilir.”
Bu çözüm, hem saygıyı hem de bireysel kimliği korumayı hedefleyen bir öneridir.
—
Hitap Biçimlerinde Çeşitlilik
Türkiye’de ve dünyada hitap biçimleri kültürden kültüre değişiklik gösterir:
Batı toplumlarında birey, unvanlardan çok kişisel isimle anılır. “Governor’s spouse” ifadesi bile neredeyse kullanılmaz.
Türkiye’de ise resmi törenlerde “Vali Bey’in eşi” gibi tanımlamalar yaygındır. Ancak bu ifade kadının kendi kimliğini gölgede bırakabilir.
Toplumsal çeşitlilik açısından daha kapsayıcı olan yöntem, kişinin kendi adıyla birlikte saygı ifadesi kullanmaktır: “Sayın Ayşe Yılmaz Hanımefendi” gibi.
Bu çeşitlilik, bize hitap biçimlerinin sadece dil değil, aynı zamanda kültürel değerler ve sosyal adaletle iç içe olduğunu gösteriyor.
—
Sosyal Adalet ve Görünürlük
Sosyal adalet perspektifi, insanların kendi kimlikleriyle tanınmasını savunur. Valinin eşine “vali eşi” demek yerine, onu kendi adı ve unvanıyla anmak, toplumda görünürlük ve saygı kazandırır. Çünkü eş, yalnızca bir “ek” değil, kendi başına bir bireydir.
Kadınların bu noktadaki empatik yaklaşımı, toplumsal bağların güçlenmesine katkı sağlar. Erkeklerin analitik bakışı ise kurumsal ve resmi dengelerin korunmasına dikkat çeker. İki bakış açısı birleştiğinde, daha adil ve dengeli bir toplumsal iletişim biçimi ortaya çıkar.
—
Günlük Hayattan Bir Örnek
Geçtiğimiz yıl bir şehirde düzenlenen resmi açılış töreninde, sunucu mikrofonu eline aldığında şöyle dedi:
— “Valimizin değerli eşi, Sayın Elif Demir Hanımefendi…”
Bu ifade hem protokol kurallarına uygun, hem de kadının ismini öne çıkararak onu görünür kılan bir örnekti. Törende bulunan birçok kişi, bu küçük ama önemli ayrıntının farkına varıp memnuniyetle karşılamıştı.
—
Topluma Bir Çağrı
“Valinin eşi” ifadesi bize şunu hatırlatıyor: Dilimizde kullandığımız her kelime, toplumsal adalet ve cinsiyet eşitliği açısından önemlidir. Kadınları yalnızca “eş” kimliğiyle değil, kendi adları ve başarılarıyla görünür kılmak hepimizin sorumluluğu.
Peki siz ne düşünüyorsunuz?
Sizce resmi törenlerde veya gündelik hayatta valinin eşine nasıl hitap edilmeli? Kendi adının öne çıkması mı yoksa geleneksel ifade biçimleri mi daha uygun olur? Yorumlarda düşüncelerinizi paylaşın, birlikte daha kapsayıcı bir dil inşa edelim.